Boşluktu
Yoktu
Sis perdesi
Yersiz lakırdı
Toz duman
Dikenli tel
Çekiç, münasebetsiz
Matkap, keser
Kelepçe oldu gövdem
İradem tutsak
Ruhum yem…
*
Bir filiz yeşerdi bir sabah
Bir adım attım şafakla
Nereye dedi
Adımı dedim
Soluk aldım
Soluğunu verdim
Borcum yok
Alacakları hibe ettim…
*
İstifasını sundu sessizlik
Kırıklıklar o siyah çirkin torbada
Halsizliğin yanında
Eşikte bıraktım
Kapım kapandı suratlarına…
Üfledim titrek mum alevine
Korkuları kaçırdım
Savruldu kuruntu kırıntıları
Şelalelere dadandım
İçtim, bir içtim ki inanmazsın
Öyle bildiğin gibi değil
Bir susamışlık ki sorma
Adamakıllı sihir!
*
Ak yelkenlerimi şişirdi gamsız rüzgar
Diri diri kabardılar çıtır
Gençtik yeniden, ayaklandık
Bir havalı hışım
Bir cilalı cümbüş ki bilemezsin
Aralık Ağustos’a doydu
Deniz her Deniz oldu
İlhamı beklerken
Bir şiir okudum ezberden
Nazım’ın Karadeniz’i döküldü avucuma
Deniz her Deniz oldu…
*
Dost sohbetine bandım ekmeğimi
Zeytinin yeşiline doladım sesimi
Çekirdeğini emdim ağır ağır
Gözünü sevdiğim limon ekşisi…
Küçük yeşil biberler umutla çıtırdadılar
Tuz tanecikleri değerken derilerine
Patates derdini fısıldadı baharata
Sarımsak kulak kabarttı
Yandık, bir alev bastı ki şaşarsın
Öyle bildiğin gibi değil
Bir susamışlık ki sorma
Adamakıllı sihir!
*
Doğruldum dedim
Ayaklandım ben artık
Önüm deniz
Göğüm mavi
Doğrum belli…
Adımı dedim
Soluk aldım
Soluğunu verdim
Yüreğimde ürpertisi yeşil biberlerin
Tuz tanecikleri dokunurken bedenlerine
Kulağımda sırları olgun patateslerin
Yaban gülleri gibi açan
Sarımsağın koynunda
Mevsimsizler benim
Unutulanlar
Zamansızlar
Şaşkın ve kayıp ruhlar
Bir de sapına kadar aşıklar…
*
Çıkınım yürek
Yüreğim yelken
Yelkenim ak
Yelkenim çıtır
Yoldayım
Yolcuyum
Yolum
Diri
Bir susamışlık ki sorma
Adamakıllı sihir!
Barselona, Aralık 2015