içimdekini kontrol edermiş gibi yapmalıyım
boşver
sev
* * * *
zavallısın gene, eşsizsin…
çok yazık
öfken umut dolu
ve hırs bağımlılığın mezarını kazıyor
özlem bitmese
neye olduğu bilinmeyen istek
varlığını sevdiğin heyecan
gözlerini kırpıyorsun
deniz kokusu alıyor burnun
eski aşkını çabuk unutmuşa benzer gönlün
dedin ki:
“yaşam bomboş değil
ve sen hayatımda sadece bir yansımasın”
* * * *
sevmek yitirdiğin bir parçan
ve beklentiler zampara kılığında
çalıyor kapını
alışmışlık mı seni böyle ilgisiz kılan
yoksa ardında bıraktığın ruhun mu yalnızlık çekiyor?
kazanılmış zaferlere kalkıyor kadehler
kaybettiklerinin bahsini kimse açmıyor
ve kahkahaların gittikçe daha yapmacık,
hatta bayağı…
kan kusuyor gözlerin
eksilmiş zevkler alayla göz kırpıyor uzaktan
doymak bilmiyor açgözlü heyecan
çırpınışların hep boş
havada asılı kalıyor sözlerin
tutkuyla sarsılıyor
titriyorsun
yer kayıyor ayaklarının altından
yiter giderim korkusundasın bu zamanda
koşamamaktan yoruluyorsun
ne çare
hala ne istediğini bilmiyorsun
* * * *
soruyor musun hiç kendine
doya doya yaşadığını sandığın anlarda
avucunun içinde tuttuğun
yitirdiklerinin bedeli mi?
ilk kez aşk şarkıları teğet bile geçmiyor yüreğinden
bırak titretmesini gönlünün telini
tomurcuklara bakamıyorsun
cesaretin yok gün batımlarını seyretmeye
kaldıramıyorsun
kasırga yorgunu için, kavrulmuş renklerin
farkında bile değilsin
bilmiyorsun ki senin peşinde koşmana kalmıyor
isterse gelip buluyor seni aşk
* * * *
bu aşktan kimseye konuşamazsın
düşündüklerinle kalacaksın
aşırı hayal yakışıksız
tadında bırakacaksın
şiir yazmak serbest
ölçüsünü tutturduğun sürece
şarkı dinlemek, hadi olsun eşlik etmek mırıldanarak
okuduğu kitapları okumak
neler çağrıştırdı diye merak ederek
hiçbir söz almadan yaşamaya alışacaksın
güvence vermemek değil istemek ayıp sayılacak
her gün kendine aynı soruyu soracaksın
her gece cevapsızlıkta dalacaksın uykuya
bıkmak şöyle dursun
doymayı bile tadmayacaksın
işte tam oldumolası istediğin gibi
yokluk içinde
varlığını sadece senin bildiğin gerçeğin
özlemiyle sarsılacaksın
sonsuz mutluluğun yalan olduğunu söyleyen sendin
aşk yaşanırsa biter derdin
yasamın yaşanmamışın hayali haline gelecek
bakalım sevecek misin?
* * * *
beklentim yok demiştim
yaşamımı silkelemek istemiyorum
yolculuğun sadece başlangıcı çekici
ilerledikçe hep aynı yolu yürüyorum
kaçış dedi biri
sandığından daha ciddi hissettiklerin
yaşamını sorgulamaktan korkuyorsun
ya yakalayabileceklerin elindekilerden güzelse?
sürüklen be güzelim dedi çocukluk arkadaşım
bir kez olsun yokuş aşağı bırak kendini
bırak kırılsın dökülsün bir şeyler
sonra düşünürsün toplamayı
seninkisi duygusal kabızlık dedi bir hatun kişi
mümkün olsa da her güne iki kadeh atıp başlasan
hafif sarhoş halinde ortaya çıkıyor gerçek sen
dobra kişiliğin, korkusuz benliğin
olabildiğince zevk almaya çalış dedi en derin düşüneni
gözlerinde endişe gördüm
yaşayacaklarımdan mı korktu
dilinin ucuna gelenleri dökememekten mi?
kimseye bir şey vaadetmedim dedim
sadece kendim olmaya çalışıyorum
içimi dinleyip
dünya zamanımı
gönlüme göre yaşamak istiyorum
o kadar kolaydı da biz mi yapmadık
dedi annem
beni kimler istemişti zamanında
ilk sevgilim bir pudriyer hediye etmişti üstelik
ama aynasını kırdım
uğursuzluk derler
doğruymuş ayrıldık
sonra kendime dedim ki
o bildiğin gibi biri değil belki de
başından beri muzip bir merakla seyrediyor seni
uzanmış okşanmış gururunun gölgesine
derleyip toplayıp kenara koymalısın artık bu konuyu
başkişisiyle beraber
yaşamın sonunda rotasına oturdu oturacak
kendine bir şans vermelisin
büyüsem herkes gibi olacağım diye korkuyorsun
diyorlar
aslında korkum
öncesinde nasıl hissettiğimi hepten unutmak
* * * *
sarsıldı
buruldu
küçüldü
iç çekti
derinlerine gömüldü
tostoparlak olmak
kendi kollarıyla sarmak kendini
ve bu kucaklayışta
soluklanmak istedi
bir an
bir nebze
dayanamadı
ayaklandı yeniden
huy kolay çıkmıyor
yollar ki doğduğundan beri onu çağırır
çekip gitmek günlük egzersizi
kör topal ilerledi
soruları omuzlarına ağır gelen yükler gibi
hissettikleri
hem yanına almak, hem ardında bırakmak istediği
“kalbim düşüyor” diye haykırdı aniden
“yuvarlanıyormuş gibi vücudumdan aşağı
bacaklarımdan süzülüp
bileklerimden ayaklarıma
tabanlarıma sonra
sonra yere, yerin de altına…”
“paratoner görevi mi yapacak bugün bana bu gövde?
akıp gidebilir mi gerçekten
bu son sevdanın
birikmiş, vade yemiş gerilimi
aşırı yüklü elektriği?
benliğimi yırtıp, karışır mı toprağa
terkeden yürekle birlikte?”
kapkaranlık bir huzurda kalacağım
* * * *
elinde üşümek kaldı
burukluk
kırılan gurur
incinmiş kalp
acı
yüzde seksen beş kakaolu çikolata karası
düşünmediğindeki boşluk
hatırladığındaki öfke
“bana nasıl yapar” ların
ve
“nasıl oldu da öncesinde anlamadım” ların
iç sesin sustu
yüreğin haykırmıyor
soğuk ellerinde hiç tutmadıkların
yaşam yine gülüyor
acılarımız hep kendimizi çok ciddiye alışımızdan
* * * *
kafanda bin şey düşündüğün
yüreğinde üşüdüğün
zamanlar yine
saçının bir buklesi hep ters yöne dönüyor
kirpiğin durduk yerde gözüne kaçıyor
zamanı tutamadım diye üzülüyorsun
aslında hissi yitirişine kırgınlığın
hiddetin taşıyor içinden
anlatmak istemiyorsun
aynı anda hem son deminde dolu hem tamtakır hissediyorsun
hafifliğine özeniyorsun bulutların
ve ancak o yükseklikten yakalayabileceğin manzaraya
bildiğin şeyler üstelik, daha düne kadar içinde yaşadığın
bir deliğe hapsettin kendini
hep dışarıyı düşlüyorsun
öyküler rahatlatmıyor seni eskisi gibi
yetsin artık diyorsun, buraya kadar
şarkıların müziğini emiyor
sözlerini tükürüyorsun
kahkaha attığını duymadım ne zamandır
acı gülüşlerde kendini frenliyorsun
daha önce de oldu
acıttı, kavurdu ama geçti biliyorsun
geçecek
ağırlığınca yükle dolaşmayacaksın yüreğinde
sonsuza dek
ayakkabının topuğu kaç kere kırılır bir ömürde?
ayağını sürüyerek tırmandığın merdivenlerin
tırabzanlarından aşağı kayabilirsin zamanı geldiğinde
aşkı özlersin gene bir gün
baharat acılarını eritip tatlı krema tadının düşünde
çocukluğundan beri hiç “asla” demedin
bundan sonra da küsmeyeceksin aşka