SANCIM

bilemiyorum
belki şiirler zamansızdı
belki de
sevgi

*           *           *           *

bir hayale tutunmak
özlem gidermek bir şarkının sözlerinde
beklemek
saklamaya çalışmak umutsuzluğu
göz yummak hissizliğe
mantık kavramının bu kadar kötüye kullanılmasına öfkelenmek

hırslanmak sessizliğe
hüküm giymiş gibi hissetmek varlığını
yaşamına soran gözlerle bakmak
sevgiden şüphe etmek ilk kez

korkum şu ki
anlatmaktan da anlamaya çabalamaktan da vazgeçebilirim bu aralar
yanlış karar verdiğimi kabul edip
varolana bir isim koyabilirim aniden

*           *           *           *

kendi gözlerimde aramadan seni
içimde bulmaya çalışırken
düpedüz beceriksize çıkacak adım
platonik aşka özenmeyeceğim artık

bulutlar gelecek
fırtına kopacak
sağanaklar inecek
ıslanmayacağım

merak edeceğim
sormaya yeltenmeden
içinden geldiği gibi yazamıyor artık insan
yazık, ürker olduk kendimizden

her gece uyumadan önce
eski yağmurları düşüneceğim
artık ezberimde olmayan şiirleri
hiç yazmadan yırtıp attığım öykülerimi

biliyorum
yakında, çok yakında
sıcak bir sabahta ter içinde uyanacağım
sırılsıklam

*           *           *           *

seninle gelmek istediğim zamanlar
gözlerin gördü mü gerçekten
sessizliği duydun mu
dokundun mu yalnızlığıma?

soluksuz kaldığım anlar oldu, denedim
varlığını düşünerek huzur bulmayı
hayallerim, umutlarım acemileşti
uzun rüyalar gördüm kısa gecelerde

sıcaklığına koştum geçen zamanın
yapboz tahtasına anıların
aşkın başımı döndürmesini diledim yeniden
birisi bir şiir okusa bana
gitar çaldığımız kumsalları özledim

yitip gidişin değil görmek istediğim

*           *           *           *

söz etmeye başladığın anda
uzayıp gittiğini düşüneceğim bu yolun
eskideki bizden bugünkü ana
sonrasını bilemeyeceğim
mavinin burukluğunda grinin hüznünü duyarcasına
kopmak mı kaçmak mı diye düşünüp duracağım
mutsuzluğuma vereceksin dalgın bakışlarımı
gene ağlayacak mı acaba diye korkacaksın
önce sıcak, sonra sıkıntılı, sonra ilgisizce yaklaşacaksın bana
sonra artık görmeyeceksin
kalmayı seçtiğin halde çekip gitmiş kadar uzaklaşacaksın benden

*           *           *           *

anlatmak istediklerimden hiçbiri akmadı dudaklarımdan
beklediğim kimse gelmedi
bir keman sesi duyacağımı sanmıştım
ayışığında aşık olacağım söylenmişti bana

yakalamak üzerineydi bütün planlar
zamanla tutmak sonra da tutunmak oldu
vazgeçmeyeceğimi anlattıklarında
inancımdan bahsediyorlar sanmıştım oysa

yaşamı onların dilinden duymak istemedim
çekip gitmeme izin verecek gibiydiler
istediğin gibi olsun dediklerinde
değiştirebileceğime inandım

uzun süre bekleyeceğimi söylememişti kimse
hep koşacağım sanmıştım
duraklamalarda, kesintilerde
günlük gidiş gelişlerde yoruldu meraklarım

dün hayallerimin kütüphanesinde temizlik yaptım
hiç yaşatılmamış rüyalar buldum
kalın günlük hayat cildinin arkasına kayıp unutulan…
bakıştık, birbirimizi ilk kez görüyormuşçasına

eskiden yağmuru severdin dedi hayallerden biri
belki
şimdi
ıslanmanın tam zamanı

*           *           *           *

bir şeyler diyecekmişim de unutmuşum gibiyim
sana söyleyeceklerim vardı
ama belleğim tamtakır
diyemezsem pişmanlık duyacağım
başım belaya girecek
ya da toptan kaldırıp atacaksın beni

bu sabah yataktan kalkarken aklımdaydı oysaki
unutmasam ya demiştim
ya unutursam diye korkmuştum
endişelerimi anımsıyorum
ama ne diyecektim sana
hatırlamıyorum

garip bir boşluk
konuşmaya yelteniyor ağzım, sözcüksüzüm…
sen de yardim edemezsin ki
nereden bileceksin
ne zaman bu kadar uzaklaştığımı senden

aşkı kaybetmiş gibiyim
sana söyleyeceklerimle beraber
içime dönüyorum bulmak için ne varsa sana dair
gördüğüm boşlukta yitiriyorum kendimi

yazık halbuki
alışık değilim sevgisiz yaşamaya
kırıklığa, yoksunluğa, kaskatı kesilmeye böyle
aklımda çağlayan kelimeleri özlüyorum
yüreğime dokunan her anı
-ilk karın gururlu saflığını mesela
ya da aceleci tomurcuğun heyecanını-
sana anlatmak isteği duyduğum zamanları…

varolanı hiçe saymak değil bu
yoktan var edememek aslında

*           *           *           *

yeniden başlasın istedim
aynı heyecan, aynı doğallık, aynı bildik titreyiş
yaşadığımın çoğunu, istediğimin hepsini dökebilmek satırlara
zamanı sorgulamadan
düşünmenin götürdüklerini değil, getirdiklerini bilerek
hayır, yok, onları bile bilmeden, bilmeye gerek görmeden
bir kez olsun karşılaştırmadan, ölçmeden
artısına eksisine bakmadan
aşık olmak gibi yazabilmek
niye sevdiğini bilmeden tutkuyla sevebilmek

*           *           *           *

anladım artık
yaşamı kaybetmeye dayanamayacağım
seni kaybetmek pahasına da olsa

gözlerim kendimde mi sende mi bizde mi arayacak suçluyu?
sorgulamak bitecek belki
vazgeçeceğim yol ayrımlarına geri dönmekten
geçmişi deşmek ve
aşkın ayak izlerini aramak istemeyeceğim
ayağa düştüyse bulmak neye yarar hesabı

yazık, sizde yıllar önce yaşadıklarımı görüyorum dedi olgun bir kişi
üzüntüsü kaçırdıklarına mı, tarihin tekrar etmesine mi bir sonraki nesilde?
insan neden düşündüğünü konuşamaz?
hep aşık olmak mı gerekir sevgiyi sezdirmek için sözlerde ve dokunuşta?
içime ayna tutsan göreceksin oysa, zannettiğin kadar katı yürekli değilim
bencil, belki
aşık?
eskiden?
şimdi sadece aşık gölgesi?

kim kimin elini tutacak bu saatte?
gözlerimizdeki bıkkınlık yarıyor gövdemi
gecen gün dedim: çürümüş hissediyorum içimde bir yerleri
biri deşse, boşaltsa, dezenfekte etse
o biri, ben olabilir mi?
yaşamın şarkısını, insanların zayıflıklarıyla karışmış tadını
rüzgarı, hele o bahar kokulu rüzgarı
ve denizi her zaman olduğundan da fazla denizi
hissetmeyi
ve
her telinde ve her tadında yaşamayı
bu kadar anladığım
bu kadar sindirebildiğim
bu kadar kendime maledebildiğim
bir anda
seni
bizi
yitiriyor olmak…

yok
anladım artık
ne yaşamı, ne seni
kaybetmeye dayanamayacağım

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s