Uzaklardasınız işte
Bildik ortamınızın beş saat farkı ötesinde
Tanımadığımız o ülkede
O sıcak ve nemli iklimde
İş peşindesiniz,
Hep gelişme, hep ilerleme
Hedefleriniz belirli
Avrupalı kafanızda
Her an yeniden şekilleniyor
Planlarınız en detaylı haliyle
Oysa burada
Her gün koskoca bir bilinmeyen
Her gün yeni bir serüven
Dilin kuvveti yok artık elinizde
O güç artık başkalarının tekelinde
Bildik taktiklerinizi, jargonunuzu da
Bir zahmet koyun cebinize
Tedavülden kalkmış eski paralar misali
Geçersizler şimdide
Dahası sırıtıyorlar fena halde
“Samimiyetten yoksunum”
“Otantikle tanışmadım”
Diye bağırıyorlar avaz avaz
Diyorum size, burası sakin bir ülke
Kimse yüksek sesle konuşmuyor
Güç sahipleri etiket ve kıyafetle değil
Karizmayla var oluyor
İnsanlar “Mingalabar” diye selamlarken sizi
Gözlerinizin içine bakıyorlar
“Nerelisiniz?” diye sorduklarında
Cevabını cidden merak ediyorlar
Alçakgönüllülük pazarlama eksikliği olarak algılanmıyor
Amaç en çoğu en az zamanda yapmak değil, sürpriz!
Neden bu denli asabi olduğunuzu anlamıyorlar
Sonuçta sizin elinizde, zaman dediğiniz
İş görüşmeniz çiçek kokuları eşliğinde geçsin diye çabalamışlar
Öğlen aranızda yerel lezzetleri tadın diye uğraşmışlar
Siz lokmaların tadını almadan yutarken aceleci
Onlar çocuksu bir merakla size bakıyorlar
Dakika hesabınızı yabancılıyorlar
Detaylı uzun dönem planlarınız
O “mümkünse hemen şimdi” haliniz kanıksanıyor
Telaşınız anlamsız, gören inançsızsınız sanır
O beş provalı ağdalı söyleminizin üçüncü dakikasında
Kayıplardalar
Saygılarından hala gözlerinizin içine bakıyorlar
Ancak an itibariyle sizden uzaklaştılar
Olduklarından fazlasıymış gibi yapmıyorlar
Kabulse evet, yoksa hayır diyorlar
Sözleriniz eylemle desteklendikleri kadar varlar
Boş lafları boş bakışlarla dinliyorlar
Dinlerken de anında siliyorlar hafızalarından
Dikkat etseniz göreceksiniz
Sildiklerini saklamıyorlar
Kültür tembelliğinize
Özensizliğinize alışmışlar
Adım “Sosowin” ama zorsa
Bana “Soso” diyebilirsiniz
Diyor o genç ve zarif kadın
Uyanmıyorsunuz
Utanmadan Soso aşağı Soso yukarı konuşuyorsunuz
O son gün
Havaalanına gitmek için yola çıkmayı beklerken
Sosowin bir veda konuşması yapmaya çabalıyor
Parlatıp konuşturmaya çalıştığı İngilizcesiyle
İnsanlık dolu sözleri, samimiyet
Aman Allahım, o da ne, duygulardan bahsediyor
Siz alışkın değilsiniz o delici masumiyete
Sahi, en son iş ortamında ne zaman
Anadan doğma bir samimiyete denk geldiniz?
Cümlesini orta yerinde kesip
“Bu araç da gelemedi bir türlü” diye dertleniyorsunuz
Oysa transfer zamanını az önce öne alan kendiniz
Kafanızda havaalanındasınız, check-in yaptırıyorsınız
Uçaktaki -tercihen pencere kenarı- koltuğunuzu düşlüyorsunuz
Toplantı raporunuza girecek maddeler dökülüyor aklınızdan
Siz zamanı ileri sardınız, aktınız ve gittiniz
Bir başınıza gittiniz
Sosowin o anda kaldı, veda konuşmasını tamamlıyor
Birlikte çektirdiğiniz fotoğraf için yeniden teşekkür ediyor
Yine görüşmeyi diliyor
Sizinle tanışmanın onun için bir şeref olduğunu söylüyor
Siz dudaklarınıza kazara takılmış bir gülümsemeyle
Saatinize bakıyorsunuz gergin
Sosowin dertli bir serçe gibi oradan oraya koşuyor
Tüm emeğine, iyi niyetine rağmen yetersiz ve başarısız hissediyor sayenizde
“Araba az ilerideki heykelin önündeymiş, iki dakikaya burada olur” diyor
En yumuşak sesiyle
“Arkadaşlarımız alana varınca karşılayacaklar sizi ve eşlik edecekler”
Diye ekliyor
Bakışlarınızdaki tedirginliği görünce
“Konuştuk ama ben yine arayıp hatırlatacağım” diyor
Siz rahatlayın artık, sakin olun istiyor
Siz yeni istekler sıralıyorsunuz
Söyleminiz kupkuru
Sesiniz çatal çıkıyor
Sosowin
Anlamaya ve uygulamaya özen gösteriyor
Hala
Arabayı gördüğünüzle fırlıyorsunuz
Teşekkür ediyorsunuz herkese ama aklınız hep gitmekte
Hep sonraki hedefte
“Hoşçakal Soso” deyip
Elini sıkıyorsunuz aceleci
Gözlerine bakmıyorsunuz
Bindiniz bile arabaya
Kapıyı hızlıca kapattınız
Sosowin elini uzatıyor titrek benden yana
Sarılıyorum ona
Ve tutuyorum bir süre kırılgan bedenini kollarımda
“Seni tanımaktan ben de şeref duydum Sosowin”
Diye fısıldıyorum kulağına
“Merak etme, birlikte çekindiğimiz o resmi de
Hemen yollayacağım sana”
Yangon-Brüksel, Mayıs 2014
Bugün Gülci ile telefonda konuştuk (kendisi Istanbulda) Sosowin de kendimizi bulduk . TEK de çalıştığımız yıllara,gelen yabancılara ulkemizi beğendirmek için yaptıklarımıza yani gençliğimize götürdün bizi. Eline diline sağlık.
Teşekkürler! Tanısan çok severdin… Gelince daha detaylı anlatacağım zaten 🙂
Her zaman ki gibi..Soso yu bende tanıdım sanki…biliyormusun görmek istediğim yerlerde rastlıyorum sana hep..inan sankii bende gezmiş gibi hissediyorum..tuhaf bir duygu değil mi..
Şaşılacak bir şey yok, gönüllerimiz beraber Kemal Abi….