Sen ki
Oldum olası
Güneşe uyanmak istersin
Düşündün o zaman hiç
Neden bir ömür bu şehirde geçsin?
Sen ki
Denize hasretim diye yanarsın
Hatırla, en son ne zaman
Vapura bindin?
Kararmış belli bu ara yüreğin
Kepenklerin inik
Çekik perdelerin
Temiz havayı sokmadığın odalarda
Kuytulardasın derin
*
Çocuk çok sert dedi ekmek için
Isırdı, kenara koydu
Öldürsen yemeyecek!
Çişim var! dedi sonra
Fırladığıyla tuvalete koştu
Yan masadaki küçük kız
Onu süzdü uzaktan
Konuşası gelmişti
Yaklaştı yavaştan
Çocuk kitaba takılı
Hiç oralı olmadı
Oyun zamanı gelince
Gözleri
Bir yoldaş aradı
Gözleri
Sahici masallardı
İlgini görünce parladı
Onun kahkahası
Yoksunluğunu sardı
Basitti, o biliyordu
Sen nasıl anlamadın
Aklın ermedi; şaştı
Kaç yaşındaydın sahi sen?
Dedi ansızın
Bocaladın…
Bir oyuna daldınız sonra
İkiniz birden
Dalıp gittiniz öyle
Dünya dışarıda kaldı
*
Sen ki
Anlatamamak
Ulaşamamak
Kotaramamak
Üstüne düşünürsün bu aralar
Kolayla işin olmaz
En dik yokuşlara vurursun kendini
Çözdükçe dolanırsın
Soyundukça ağırlaşır
Açıldıkça kapanırsın
Bu aralar
*
Yanıma otur haydi diye sesleniyor bak çocuk
Sol elinin parmakları döşemeyi döverken
Bakışlarında çağrı
Bakışlarında feryat
Hayır kabul etmeyen
O hayran olunası inat!
Çocuk üzülme diyor
Ben sana yine bir resim yaparım!
Annem hatırlatsaydı, sabah hazırlardım
Çünkü resim yapmak zor değil biliyorsun…
İçindekiler söylüyor hem sana
İşitmek yeterli
Kağıdı yayarsın sonra boylu boyuna
Boyamak da iş değil!
Aslında uçakta da yanıma otursan…
Başka oyunlar da öğretebilirim sana
Bilim kurgu evrenini
Sererim ayaklarının altına
Seversin belki
Sahici değil biliyorum
Çocuk işi diyeceksin sen şimdi
Ama denemeden bilemezsin
Öyle değil mi?
*
Sen ki
Bırak bilim kurguyu
Aksiyon filmlerinden bile
Nefret edersin
İsyanlardasın üstelik
Usandım diyorsun didişmelerden
Hayat bir kolayını bulsun
Uysal bir ırmak misali
Yatağına kavuşsun
Ve usul usul aksın istiyorsun
Sahi, istiyor musun?
Brüksel, Aralık 2014