Eğrisi doğrusu
Gelin, oturun…
Geçmişi, geleceği
Alın, savunun…
Sorgulamayın, yeter
Yargılamayın, bitsin
Yaşadık, yaşarız
İster sıkı durun, ister savulun!
Kılı kırk yarmayın
Bırakın mükemmeli didiklemeyi
Kusursuzluk olsaydı derdimiz
Tanrı doğardık!
Noksanlarınızı kuşanıp gelin
Benimkilere yaslayın
Koyun şuracığa
Hafifleyelim
Soluklanalım…
Sırlarımı sormayın
Sakladıklarınızı anlatmayın
Susun isterseniz, dipdiri susun
Ama incecik susun, gerçek
Yeni duvarlar yaratmayın…
İster dokunun elime
İster geri durun
Sözcüklerimiz sarılacaksa konuşalım
Ve gözlerime bakın anlatırken
Set çekmeyin n’olur
Kural koymayın, yeter!
O kitaptan bir satır okuyacaktınız
Siyah beyaz bir fotoğrafın peşine
Hani üstüne sigara dumanı sinmiş
Tuttuğunuz bir isim vardı hep içinizde
Bir de çok acayip,
Çok sarsıcı bir anın renkleri
Belki dilinizin ucuna kadar geldi
Az kalsın anlatacaktınız
Bir ses çağırdı sizi
Koptunuz andan, uzaklaştınız…
“Özledim” diyecektiniz bana
Ya da “yorgunum”
“Usandım” diyecektiniz belki
“Zor geçiyor hayat, zorlanıyorum!”
Sırlarımı sormayın, çok geç!
Sakladıklarınızı anlatmayın
İster dokunun elime
İster geri durun
Benimleyseniz gözlerime bakın
Sözcüklerimiz sarılacaksa konuşalım…
Brüksel, Nisan 2015