Güneş battı
Kimseye sormadan
Deniz sustu
Çırpınmıyor
Cırcır böcekleri önde
Caz arkada
Gün bittiğini
Kabulleniyor…
Nemli havlular
Ürperdiler apansız
Onlar ki
Rastgele ellerce
Şezlonglara ekilmiş
Hafızasız olmayı diliyorlar.
Şezlonglar deseniz
Yük yorgunu
Malum bir değil, çok beden
Üstlerinde dinlenen
Arka arkaya ve gün boyu…
İnsan eti ağır derler
Onu taşıyan bilir
Ya da
Taşıyamadığından çöken…
İzleyen anladım sanır
Ölesiye yanılır
Mümkünü yok!
Anlamaz
Bu meret bakarak
Tartılmaz…
Gece sorgularına girişmedi henüz
Çocuklar cıvıltıda
Önce yemek diyor anneler
Sonra rüyalar
Çocuklarınki
Özenilesi rüyalar
İzleyen taklit ederim sanır
Mümkünü yok
Yapamaz
O saflık bakarak
Aşılanmaz…
Denizin bir diyeceği var
Cırcır böceklerinin insafında
Rüzgar sevdiğine gitti
Esesi yok buralarda
Gözlerim geçmişle boşandı
Bitti o zaman neydi
Bu zaman nice kıyasları
Gözlerim bugün defalarca
Tuzlu suyla yıkandı
Açıldı, kapandı
Açıldı, kapandı…
Suyu gördü
Suya anlattı
Eskiyi dürdü, kaldırdı
Cırcır böceğini aldı yanına
Gündüzün geceye kavuştuğu kızıllığı
Kıpırtısını denizin
Çok açık mavi
Ürkek bir yıldız takıldı
Palmiyenin dalına
Bir mum yandı
Alevi bocaladı önce
Sonra cırcır böceklerini aldı yanına
Ve açık mavisini denizin
Sana rağmen bende kalanı
Koydu bohçasına
Gittiler
O zamanlar bitti
Kabullenelim…
Bu zamanlar
Ölesiye güzeller…
Fethiye, Haziran 2015