Mühürleme dudaklarını
Anlat
Yargılamam
Dinlerim
Uzaklaşmam…
Usulcacık koy
Avucuma yüreğini
Sıkmam
Okşarım, kırmam…
Anlat hikayeni
Telaşsız anlat
Tüm renkleriyle dinlerim
Korkuncunu da
Mide bulandıranı da
Anlat
Ezilen gururun
Kırılan cesaretin
Hıçkırıkların sesini
Kısma
Anlat!
Gölgelerini sil üstünden, at
Ben ki rüyalarımda
Benzer gölgelerle söyleşirim
Ayıbını soy, at
Utanma benden
Çıplak doğdum
Çıplak öleceksin
Hazır olma, rahat…
Sahici bir soluksa istediğin
Kusuru eksik olmayan bir kişilik
Yolunu bulma çabasında
Bir sorgulayıcı kimlik…
Yaşamı kavramak umurundaysa
Çocukluk arkadaşının bestesi
Kulaklarındaysa hala
Kayık mıydı o hani?
Kestane kabuğunda…
Mühürleme dudaklarını
Anlat!
Yargılamam
Dinlerim
Sorgulamam, seyrederim
Belki ilacınım
Belki vicdanımsın
Farz et ki umutsun bana
İlaçsın kabusuma
Ben sana ansızın dolunay!
İnsanlık hali diyeceksin
Olmadık duygusallık
Elimi uzattım sana
Tut, ruhumu okuduysan…
Sesimi işittiysen şakağında
Burnunun direği sızladıysa
Babamın aziz hatırasında
Kızını düşündüysen
Yüzerken o ilerideki bir gün
Çeşme’nin mavi yeşil dalgalarında
Bizim sahilimizi
Sereceksen onun önüne
Öylesine cesursan
Ve hazmetmiş…
Ruhumu okuduysan
Tut elimi
Hüznü sil gözlerinden
Mühürleme dudaklarını
Anlat…
Farzet ki umutsun bana;
Gencecik ve dipdiri
İlaçsın kabusuma
Ben sana ansızın dolunay!
İstanbul, Temmuz 2015