Çiçekler getir bana dedi
Tazelerinden
Kır koksun kanatları
Ambalaj kağıdı değil
Şarkılar söyle bana
Sevdiklerinden seçip
Mırıldanma ama
Basbayağı söyle
Dinleyenin yokmuş gibi
Avaz avaz…
Sözler verme bana dedi
Fısıldama kulağıma
Çırpınma öyle lüzumsuz
Kimseler duymasın diye…
Aramızda kalmasın
Ele güne karşı koyalım
Varsa buradayız
Bizimse yaşayalım
Gözlerimizde eş aydınlık!
Sabretmemi isteme dedi
Beklemeyi gömdüm toyluğumla
Kullana kullana yordum
Başka sefer
Ve yenidenleri
Eskittim telkinlerimi
Başlangıçlar anı defteri
Keşkeler altın kafeste…
Eskileri anlatma dedi
Ezberledim tümünü bir soluk
Sonra hepten unuttum
Pişmanlıklarını dizme önüme şimdi
Ben onlarla çalkalandım
Onlarda duruldum…
İstersen olur dedi
Tutarsan gelir
Dinlersen duyarsın
Bu kadar basit…
Beslenmeyen erir
Bakılmayan çürür
Ruh gurultusu
Mideninkinden beter
Ürkütür!
Çiçekler getir bana dedi
Hazırsan yüzleşmeye
O en çıplak halinle
Çiçekler getir bana dedi
Onurunla bakabileceksen kendi gözlerine
Kırları unutmadıysan
Yaş çim kokusu
Hala baştan çıkarıyorsa seni
Sök çıkar kavuğundan
Ve avaz avaz oku o şiiri
Dinleyenin yokmuş gibi
Dinleyenin çokmuş gibi…
Brüksel, Temmuz 2015