On sekiz yaşındasın
Belki yirmi
Ben dedim Tunus
Sen dedin Faslı
Taksi şoförümsün bugün
Sağ arka koltuğunum yalnız…
Erken saatte tanıştık
Bir Cumartesi sabahı bakir
Sen biraz geç kaldın
Ben heyecandan tez koştum
Emniyet kemerimi taktım
Dikiz aynasından konuştuk…
Fransızcan benimkini yendi
Öylesine aksansız
Su gibi huzur
Genç ve kendiliğinden
Benimki engelli
R lerim çok zor
R lerim gebe
Yalan yanlış takibe…
Hızlı yürüdüğünüz
Duruşunuzdan belli
Dedin ya öyle
Ve öylesine
Neden içim yandı
Hiç bilemezsin…
Yavaş yürürsem
Belim ağrıyor
Dedik ya bir ağızdan
Niye bana dünyaları verdin
Hiç bilemezsin…
Pişman oldunuz mu diye sordun
Yirmi küsur senelik gurbetten
Avustralya’ya gitsem mi dedin sonra
İzin alır gibi mahcup halin
Hem saygılı
Hem saygıdeğer…
Net bir yanıt bekledin
Sana bağlı
Dememi sevmedin
Önceliğine bağlı dedim
Sarstı seni gördüm
Ben önceliğimi
Bilmediğim zamanları özledim…
Benim önceliğim keşifti
Hala keşif
Dedim
Söylerken kendimi gördüm
Kendimi on sekizimde sevdim
Hala aynı yerde
Hala genç hissettim…
Yeğenim dedim başka
Yirmilerinde ama, duruşu başka
Yakası yok parmaklarını
Ne aşk
Ne keşif
Uğruna…
Önceliği huzur
Önceliği rahatlık
Aile, dostlar
Bildik muhabbet
Deliksiz uyku
Mantı, çiğ börek
Tanıdık mahalle
Sıcak terlikler
Güvence, destek
Dayanılır mecburiyetler…
Dinledin ama dolmadın
Taşmayı tanımadığın yaştaydın
Yolu da size tarif ettirdim dedin
Pardon dedin
Yeniyim, özür dilerim…
Sormak yüceliktir dedim
İtiraf olgunluk
Yoksa biliyorsun
İkimiz de
Derinlerde kayboluruz…
Güldün ama anlamadın
Ben geniş gönüllüyüm
De ondan sandın
Sen kaybolmayı tatmamıştın
Ben kaybolmayı bilmediğim
Zamanları özledim…
Paris, Temmuz 2015