Beni Buralı Bilin

IMG_3118

Hikayelerimi koydum valize

Masumiyetini çocukluğumun

Uzun yaz günlerinde çekilmiş fotoğrafları

Deniz suyunda buruşmuş

Zedelenmiş hasır şapkamı

Babamınkine ithafen…

Körpe kulaçlarımın sesini

Çıkardım cam kavanozdan

Koydum oracığa

Yuttuğum tuzlu suların yakışını

İzlerini bedenimde

Ege’nin kanıma düşkün sivrisineklerinin

Koydum beraberinde

Kırmızı kütür karpuzlara

Yoldaş edip yediğim bembeyaz peynirler

Yanım sıra

Gelmek istediler

Zeytin ağaçları

Ki Ayvalık’ta tanışmıştık

Israr ettiler

Zakkumlar pembe

Ki niye bilmem

Uğursuzlukla suçlanıyorlar

Ölümüzü gör

Götür bizi de

Dediler…

Bir babam erik ağacını buduyordu

O ara

Burhaniye’de, bahçede

Doğduğu şehir

Dolanmıştı bir inat

Zihninin kuytu bir köşesine

Öteki babam Akyarlar’daki balkonda

Yalnızdı, kitabını yazdığı gibi

Kızsa da kulak kabarttı

Komşunun radyosuna

Bu havalar çok tanıdık

Bu ses öylesine yanık

Kesip atamıyor insan

Bu bağın özü insanlık…

*

Atlayacak mısın, hadi

Dedi Kostas

Mavi yeşil suya

Su berrak ve davetkar

Fısıldadı kulağıma

Boynuma sarılsa deli kız

Ancak bu kadar olurdu

Bekle dedim Kostas’a

Az bekle

Kavuşmak

Az sonra…

Valizim açıldığıyla kaldı

Yürek avaz avaz

Yine o şarkı çaldı zihnimde

Aşkım pür neşe

Aşkım hep çok genç

Yükler saçıldıkça azaldı

Kaybetmeye son

Tüm zamanlar eş

Gidenler için de yaşamak

En sahici hürriyet…

*

Atlayacak mısın, hadi

Diye dürttü meraklı kaptan peşim sıra

Az sabır dedi filozof Anna

Deniz aynaya bakıyor…

Andros-Brüksel, Ağustos 2015

 

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s