Bazen o tanıdık heves
Çoktandır işitmediğin ses
Yakına gelir
Uzağa düşünce yolun…
Sil baştan yapan
Korkusuz kelam
Duyulmak için
Arınmanı bekler
Gündeliklerden…
Çıkman gerekir dışarı
Korunmalı kalelerden
Atılan suya
Doğru erken boğulur bazen
Denemeyen hiç
Baştan kaybeden…
*
Kıpırdayamam sanırsın
Uzanmaz, seyrettiğinle kalırsın
Dikenli tellerle sarılı çömelmişken sessiz
Rehberinde çizikler
Kalbin sedyede
Hep aynı nakarat ezberinde:
Kimi kimden alıp
Kime sattılar
Zaman tüccarları gaddar
Kaşifler bencil
Yollarına giderken
Artlarına bakmadılar…
*
Çıkının hafif
Yolluğun sade
Dizlerin titredi
Hem acemi
Hem biçare
Bir arpa boyu yol
Gidemem sandın
Sen yola vardın
Yol sana kaçtı
Belli sende
Gönlü vardı
Gece uyumadan
Gün ağırdı
Silkindin sabahın ışığıyla
Peşine takılıp gelen
Uçuştuğuyla kaldı…
*
Karşılanmadın
Sorgulanmadın
Kimliğin sindi köşeye
Umursamadın
Sensiz konuştular
Sensiz koşuştular
Kaç bisiklet geçti yanından
Kaç narin kadın şemsiyeli
Seslenmediler
Sen karışmadın
Merkezde değildin
Umursamadın…
*
Soluğunu tutmalık değildi
Uzun geldi aklına
Senfoni ve destan
Yazılacağı vardı efsanenin
Yaşanılası anın
Kopası kıyametin…
Kahkahası yırttı geceyi
Gıcırtısı tekerleğin
Göğün gürültüsü
Karpuz geldi aklına
Kırmızı hayat gibi
Çimenin yeşili…
*
Derken anın içine yürüdü kadın
Pırıltısı meydan okudu kedere
Gençliği gümbürtü
Gençliği alkış
Yapmıştı, yapacaktı
Mazeret kalmadı
Konuştu, anlattı
Aşılandım sandın
Gözleriniz tanışmıştı eskide
Gelecek ha desen
Zaman sindi köşesine
Saygın geldi aklına
Bilge ve aydın
*
Bazen o toy heves
Çoktandır işitmediğin ses
Dünyanın ucunda gizlidir
Sil baştan yapan
Korkusuz kelam
Saat dilimleri ötesindedir
Mazeret kalmadı
Aşılandım sandın
İnsan geldi aklına
Diri, mücadeleci ve yakın…
Pekin, Eylül 2015