Kaç defa diyesim geldi bilsen
Kaç kış
Ve baharda
Mütemadiyen
Ve soluk soluğa
Bazen hırçın
Çokça masum
Hep dibine kadar ben ama
Sözler dolusu
Anlar dolusu ben
Yeminlere gerek olmaksızın
Rüyalar zaten hayatken, anken
Bağ bozumuna üç kala
Üzüm toprağa, iklime doymuşken
Ben sana kaç defa
Tekrar tekrar
Ve usulca
Başka kimsenin duymadığı
Bilmediği
O tonda
Güneş batmadan az önce
Tekeri dönmeden bisikletin
Suya kavuşmayı ölesiye özlerken beden
Denize değer değmez göz
Çam gölgesinde
Cırcır böceğine teslim
Soluklanırken
Akalım mı
Yoksa
Duralım mı anlarından birinde
Gitmeyi cebimize koyup
Deli gibi yaşamak isterken
Ölesiye unutmanın ertesinde
O tek dize aklımda sallanan
O tek dizelik çığlık ki haklı
Niye diyor hiddetle
Niye yazmadın ki hiç beni!
Bildiğimiz yıllardan değil bu eldeki
Bu yaşadığımız
Ya da bizi yaşayan bu yaz
Bir derin Ağustos akşamı
Tam da şimdi bak
Önüm arkam bağken
Sağım solum yeşil
Kazara geldiğim bu yerde yeşeriyorum sebepsiz
Kendime rağmen yeniden doğdum
Bir ağaç gövdesine dayandım
Sıcaktı
Isındık ikimiz de
Peki ben sana…
Ne diyecektim?
…
Ya sen bana?
Dökülüverdi dilimden şimdi
Üzüm dile geldi o an
Dedi
Bekle
Bağ bozumuna daha zaman var…

Saint Emilion, Ağustos 2020