2 Şubat’ta kar yağdı. Elim ayağım çok üşüdü, kolay soğur ikisi de bilirsin. Rüzgar sert esti bir de üstüne. Buzla kavruldum. Sabrımın soluğu kesilmese de zorlandı.
O gün içinde güzel insanlar çıktı neyseki yoluma. Yara almaktan da yaratmaktan da korkmayan. Ne alaka deme şimdi, ikisi de ciddi cesaret işi.
Hayatın zor yanından konuşmak ürkütmedi onları. Herkesin içinde bir yerde var bir burukluk, unutamadığımız ağır, karanlık sahneler. Acıyan yerlerimiz gerçek. Paylaşarak beraber büyüdüğümüz de.
O sohbetin tadı oldu o geceki ninnim. Derin ve uzun uyudum masallara gömülüp. Yürek serinlemişti, 3 Şubat’a açılırken gözlerim.
Hava yumuşamam diyordu lakin, aynı tırmalayıcı soğuk kararlı. Şubat’ın da doğası boyle, kendi gibi davranıyor diye suçlayamazsın.
Bir cesaret attım yine de kendimi sokağa. Karşıdaki tarihi bina alkışladı beni. Bak bana, nicedir ayazdayım dedi, aldırma, yüzleşmek dinç tutuyor insanı.
Yürümüşüm epey yokuş aşağı. Baktım bir ara gülümsüyorum kendime. Havada çıtır ekmek kokusu. Aklımda, dudaklarımda fırından yeni çıkmış tazecik bir hatıra.
Güneş de naz etmedi biliyor musun sonunda. Göründüğü yetmedi, yerleşti kaldı gökte öylece. Benimsedi de yerini.
Sokakta oturacağım dedim öyleyse biraz. Güneşle göz göze. Karar verdim ki an bu an. Karar verdim ki bahar. Geldi.
Biraz okudum açık havada. Kelimeler önce çekindi, sonra üşüştüler zihnime. Bağlantılar oluştu önce, sonra sen de carpışmalar, ben diyeyim kucaklaşmalar. Sanırsın pazar yeri, sanırsın panayır, şenlik.
Gelen geçen için adaklar tuttum sonra hazır elim değmişken. Kendim için de dileklerim sıralıdır bilirsin; bazıları seninkilere komşu. Çoğuna dokun isterim, bir kısmının dokusundasın.
Hayat yakışıyor sana dedim kendime. Umut çok yakışıyor. Kıpırtılı devinimlerin, düşe kalka kızaran, olgunlaşan sözcüklerin, ya tutarsa diye başlayan hayallerine her gün yenilerini ekleyişin.
Mücadele yakışıyor sana, bildik oyunları kazanmasan da. Yenmek değil keşfetmek oldu hep gayen, ilerlemek. Oyuna yeğlediğin gerçek, sızlanmaktan vazgeçip görmek. Keşkeyi fırlatıp atıp peki şimdiye odaklanmak…
Arkana bakma derler ya, kızarım biraz. Arkana da bak Sevdiğim, bak ki hatırla nereden geldik, niye yürüdük bu yolu. Önünü de gör, bakar ol ki atlama, olabileceği de hisset, heveslen. Ama isterim ki en çok şimdiyi sahiplen.
Şimdini çek al Sevdiğim. Kimse vermeyecek sana şimdini, iyisi mi sen çek al. Şimdimizi de al istersen, benli ya da bensiz, al. İçine oturt baharı en delisinden, bırak yaza aksın.
Sahiplen!
Brüksel, Ağustos 2022
Ne güzel akmış kelimeler, düşünceler Deniz’im. Yüreğine sağlık. Sevgiyle kal.