Aklındakini dökemedin dile
Sözcükler kaçıştı
Saklandı sesin
Harfleri yakaladığında
Kolundan, bacağından
Kağıda çarptın bir hırs
Kırılacaklar sandın
O hengamede
Tepetaklak oldular önce, doğru
Sonra
Kendi bildiklerini okudular
Yürek kendini tanımadı o satırlarda
Kanımın akışı
Uyuşan ellerim
Terleyen alnım
Yabancıladı
Harfler güldü alaycı
Harfler hain, şakacı
Ne kadar toydu kahkahaları
Eden bulur
Başlayan bitirir
Sanıyorlardı
Pazarlık peşindeydiler hala
Bir de ucuz zafer
Bilirsin işte
Aldım verdim meselesi
Fi tarihinde olanlar
Fena halde
İçime işlemişti
Çentikleri attım
Hesabını tuttum
Ben on beş
Sen on yedi
İçim hiç rahat değil
Skor eşitlenmeli
Filanca gün
Ağlatmıştın beni
Hiç unutmam
O uğursuz duvarın dibinde
Gelen geçen bakmıştı hayretle
Mendilim yoktu
Hırkama silmiştim yaşlarımı
Yalnız yaşlar olsa iyi
Neyse…
O yaz cevapsız bırakmıştın
Mektuplarımı
Haindin
Ve kindar
Parmaklarını o kızın
Saçlarına dolamıştın derken
Kulağıma geleceğini
Bile bile hem de
Hınzırdın
Ve kurnaz
Geldiğimde gittin
Ürktüğümde sustun
Sorduğumda kaçtın
Sözlerim sözlerine çarptı
İçteki hep derinde kaldı
Mütemadiyen zamanla yarıştık
Ya geç ya erkendi oysa
Her seferinde
Ve tekrar tekrar
Kıl payı kaçırdık
Çetrefilli olacaktı belki
Ama olacaktı
Yapabilseydik
İster gurur de
İster beceriksizlik
“Basiretim bağlandı” derdi eskiler
Randımansızdık, erken tıkandık
Haydi, itiraf edelim
Korktuk kendimizden
Kıpkırmızı korktuk kendimizden
Yoruldum ben artık
Acemi harflerin gevezeliğinden
Yoruldum bitmeyen
Geçmiş muhasebesinden
Yapsaydın
Gelseydim
Deseydik
Geçti biliyorsun
Geçti gitti o trenler
Zaman sarılmayan yaralara
Sarılmanın zamanı
At artık o hoyrat kelimeleri dilinden
Duyasım yok
Yol ver o asi harflere
Uçarılıkları
Küfür misali yırtar kulaklarımı
Bugün var
Yarın yok herşey
Varken gel
Söz veriyorum
Bulacaksın beni
Sahi, özlemedin mi?
Brüksel, Eylül 2014